Zigana’dayız yaylaların en güzel zamanları, aylardan Agustos. Sürüleriyle çobanlar yaylalara renk ve canlılık katmakta.
Bir ara çocuk çoban görünce peşinden gidiyoruz. O da bizim fakımıza varınca çoban dedesinin yanına varıyor. Selamımızı verip çocuğun ışıldayan gözlerine, dedenin tebessümlü yanaklarına baktım. Sürünün yoğunluğu ile birlikte çobanlık yaptıklarını anladım. Çocuk yazın dedeye yardıma geliyor, kışın okuluna devam ediyordu.
Dede yılların yorgunluğuna rağmen yine dinç ve vazifesinin peşindeydi. Peygamber mesleği olan çobanlığı torununa öğrettiği için de ayrıca gurur duyuyordu.
Sizleri özleyeceğiz diyerek onlardan ayrıldım.